Oğlumun yaşındaydım. İşten gelen babama “terlik verme görevi”ni,
elinde bizim için tuttuğu bir poşet varsa daha heyecanla yapardım. Hele birde
kırtasiye poşetiyse bu, “oyuncak olsa daha mutlu olamazdım” etkisi yaratırdı
bende. Kurulunca yürüyen havuç ve patlıcan kalemtıraşlarımız hala gözümün
önünde. Hatta sallayınca içinden uç
çıkan kalemle, o zamandan tanıştığım için, üniversitede kullandığım çizim
kalemlerini hiç yadırgamamıştım. Renkli renkli silgiler, farklı boyalar, değişik
kalemler, kitaplar, cetveller … Okumayı, yazmayı, çizmeyi, resmi çok seven bir çocuğu bunlardan
başka ne bu kadar mutlu edebilirdi ki…
Büyüdüm. Üniversiteye gittiğimde, yapılacak ödevler ya da maketler için malzeme avcılığı yaptığım
bir mekan olmuştu artık kırtasiye benim için. Kırtasiyenin yanına birde "hırdavatçıları gezme" hobisi eklenmişti hayatıma. Çatı, baca, ağaç, direk, döşeme, kaplama, "hangi
malzemeden ne yapılır?" Kaşif gibi gezerdik.
Biraz daha büyüdüm, işe başladım, bu sefer sadece eskiz kağıtları,
çizim kalemleri, her renk ve tonundan almak istediğim profesyonel boya kalemleri
için sevdim kırtasiyeleri.
Sonra oğlum büyüdü… Bende ki
"kırtasiye sevgisi" tekrar depreşti. Kitaplar, boyalar, kartonlar, çeşit çeşit aktiviteler… Şimdi kırtasiyeler daha büyük, malzeme yönünden daha zengin, gezmekse oğlumla olduğu için daha zevkli… Ama hala
babamın küçücük dükkanlardan bizim için aldıkları kadar güzellerini bulamıyorum
o koskoca kırtasiyelerde…
Artık ne zaman ailecek geziyor olsak, büyük kırtasiyeleri gördüğümüzde, önünde durup
babamıza bakarız. Sağa yada sola devrilen bıkkın gözler ve homurdanma şeklinde
"tamam çok oyalanmayın!" diye çıkan onayla, ve elini tuttuğum vatandaşın
"yaşasııınn…!" diye sevinç çığlıkları eşliğinde bu dükkanlara girmeden edemeyiz.
Ben oğlumun yapmaktan zevk alacağı bir faaliyet
ararken, o "bir şey"ler yapacağı malzemelere bakar. Alacak çok şey bulduysak
bile, "hangisi daha gerekli?" diye sorgularız, hem bir sonraki sefer
kırtasiyeye girecek bir bahane bulabilmek içinde almak istediğimiz birkaç
şeyi almadan çıkarız. Böylece istediğimiz her şeyi alamayacak olma
ihtimaline ve alışverişte tercih yapmak zorunda kalırsak birini seçebilme
durumuna alışırız…
İşte bu yüzden, bir kadın için kozmetik dükkanı ne ise benim
içinde "kırtasiye" o demek.
Yani, "kırtasiye" demek, "kitap" demek, "şiir" demek, "günlük" demek, "çizim" demek, "renkli kalemler" demek….,
Yani yazmak, çizmek, boyamak, üretmek demek, hayal gücü demek, …
"kırtasiye" demek, çocukken 4 gözle beklediğimiz o küçük poşetler demek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder